Blog

Yazgıları Birleştirme Enstitüsü

· Erkan Erol

"The souls of heaven
Are stars at night.
They will guide us on our way,
Until we meet again
Another day."

Kıymetli vatandaşlarım!

Bugün, buraya, tarihin akışını değiştirecek bu enstitümüzün açılışına hoş geldiniz!

—alkışlar—

Birazdan bu büyük olaya hep beraber tanıklık edeceğiz. Bundan böyle hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Sizler, buradan, bambaşka bir yaşamın parçası olarak ayrılacaksınız. Nesiller dilden dile bu büyük günü konuşacak, sizi ölesiye kıskanacak. Ne mutlu size ki bugün buradasınız!

—kalabalıkta bir umut yükselir—

Sevgili yurttaşlarım!

Müsaade ederseniz bu enstitüyü neden kurduğumuzu sizler ile paylaşmak isterim.

Biz, hiçbir zaman, yalnızca ülkesinin, bölgesinin, çağının sorunlarını çözmekle yetinen bir iktidar olmadık. Geçmişte bütün bir aleme hükmetmiş ecdadımızın torunları olarak, şu yeryüzünde nefes alan her bir ademoğlunun derdi ile dertlendik, dertleneceğiz. Biz, bu yola, insanlığın en büyük sorununu çözmek için çıktık: Her insanın yazgısının biricik ve ayrık olması.

—hatip dudaklarına kötü bir şey dokunduğunu hisseder—

Ey Âdemoğlu!

Değil midir ki bu ayrıklık bütün ihanetlerin, kötülüklerin, ayrılıkların, gözyaşlarının müsebbibidir! Değil midir ki bu biriciklik bizim yalnızlığımızın en büyük kökenidir! Biz, burada, bu eşsiz enstitüde, bu acılara son vereceğiz!

Aynı karnı paylaşmış, aynı memeden süt emmiş, aynı şartlar altında büyümüş iki kardeş. Neden biri fakir iken diğeri zengin?

Aynı duyguları hissetmiş, aynı hayallere bağlanmış, aynı yastığa baş koymuş iki sevdalı. Neden biri toprağın altındayken diğeri üstünde?

Aynı yolda yürümüş, aynı çileyi çekmiş, uhuvveti yüreğinde derinden hissetmiş iki dost. Neden biri İstanbul’da diğeri Münih’te?

Birbirine alışmış, bağlanmış güzel insanların bir arada huzurla yaşamasına neden bu kadar engel bu hayat? Yaşamın bitmek bilmez yol ayrımları neden?

Hepimizin önüne konulan seçimler neden bu kadar biricik?

Bizi bambaşka yollardan aynı yere getirip yine de bizi birbirimizden uzakta tutan bu biricikliğin var mı anlamlı bir sebebi?

Nedir o anlamlı şey ki gücü 30 yıl aynı evde yaşamış eşlere bile kendini yalnız hissettirecek?

—kalabalığa bir hüzün çöker—

Muhterem dostlarım!

Birleştireceğiz. Artık yazgılar ayrık kalmayacak. Yollar ayrılmayacak. Hep bir arada, aynı şartlarda olacaksınız sevdiklerinizle. Ya beraber fakir ya da beraber zengin. Ya toprağın altında yan yana ya da üstünde beraber huzurla. Birbirinizi bilerek, anlayarak, hissederek. Çözülmez sanılan bu yalnızlığa son vereceğiz. Yoldaşı kaybederken kazanmayı imkânsız kılacağız. Sevgiyi, uhuvveti, huzuru bu aleme yayacağız!

—kalabalık coşku ile alkışlar—

Ey inanlar!

Biliyoruz. Din adına konuşan bir takım zevat buna karşı çıkacak. Kimse kimseden mesul değildir diyecekler. Her insanın imtihanı kendinedir diyecekler. Bu enstitünün yaptığı şirktir diyecekler. Bu bir tanrılık iddiasıdır denilecek. Kınanacağız.

Soruyoruz! NEREDEYDİNİZ?

Kurtulduğu tren kazasında oğlunu kaybeden annenin kalmış mıdır bir yaşama sevinci? Satılık ruhlarınızdaki hangi erdem bu acıyı dindirebilir?

Geride kalmışlık hissinden yanıp kavrulanların, tutunamayanların, yanlış ata oynayanların, gitmek zorunda kalanların içini ferahlatacak suyunuz nerede?

Soruyoruz! Hangi pusulanız sonu gelmez ve kaçınılmaz seçimlerimizde bize yol gösterecek? Hangi sözünüz ayrı düşenlerin arasındaki kapanmaz mesafeleri kısaltabilir?

Binlerce yıldır süregelen bu acıya var mıdır bir merheminiz? Şimdiye kadar neredeydiniz?

Yanı başındakinin hikayesinden bihaber, acısına kayıtsız, inleyişine sağır bu yığınlar sizin eseriniz değil mi?

Ya bize katılırsınız ya da tarih sizi kaybedenler olarak yazacaktır.

—kalabalık öfkeli bir alkışla destek verir—

Ey Ahali!

Bugün, burada, boş ümitlere son verin. Kurtarıcı beklemeyi bırakın. Beklediğiniz o gemi hiç gelmeyecek. Tarih Mehdi’yi, Godot’yu beklerken can verenlerle doludur.

Biz, burada, sefilce beklemeyi bırakıp bu enstitüde kendi gemimizi kendimiz inşa edeceğiz.

Yazgıları birleştireceğiz!

Mehdi biziz, Godot biziz!

—kalabalık göndermeleri tam anlamaz ama coşkuya ortak olur—

Saygıdeğer seçmenlerim!

Eminim ki çok kısa süre içinde hayatımızı kökten değiştirecek olan bu enstitü için bizlere ömür boyu şükran duyacaksınız. Bizi bir sonraki seçimde de yine, yeni, yeniden iktidara taşıyacaksınız. Bütün dünya bizi örnek alacak, bir çağı kapatıp bir çağı hep beraber açacağız. Bu güzel ülkede hatta bu eşsiz gezegende huzurla yaşayacağız!

Enstitümüz vatana millete hayırlı olsun.

Sağ olun, var olun.

—hatip gösterilen ilgiye elini kalbine götürerek karşılık verir ve kürsüden iner—



Hayatın farklı dönemlerindeki
mecburi yol ayrımlarında göz yaşı ile
veda edilen ve hep özlenen dostlara ithafen.

Erkan Erol
İstanbul / 2019